İsraf


İsraf

Bir yıl çalışıp senelik izin gelsin de tatil yapalım düşüncesi, genellikle bir yılımızı planlarla geçirmemize sebep olur. Ama tatil geldiğinde nasıl başlayıp bittiğini anlamayız bile. Güzel olan tatilin sonunda hem evimize hem şehrimize hem de her gün şikayet ettiğimiz sorumluluklarımıza(öğrencilik,iş hayatı gibi) özlem duyarız. Gerçekten sorumlulukla, var olmamızın gerekliliği ve bir göstergesidir. Sorumluluk almamız gereken en önemli konulardan biri de “israftır.”

İsraf, Yaratanın ve doğanın bizim için sunduğu güzellikleri ve nimetleri idareli ve dengeli tüketmektir.Güzel bir tatilden sonra neden israf konusu. Evet cennet ülkemizin güzellikleri, yol boyunca  her şehrin farklı güzelliği, tarlaları, hasatları, deniz kenarındaki balıkçılar, kuşların sesi ve sonsuz sayıdaki güzellikler. Bunların hepsi ayrı birer konu.ancak, lüks bir otelde tatil yapma fırsatı bulunca hem kendi çalıştığım oteldeki deneyimlerim hem de kaldığım otellerde yerli yabancı turistlerin yaptıkları israf göz ardı edilebilir gibi değil.

Meslekte açık büfe,( kokteyl prolange) dediğimiz büfelerde yok yok. Sabah öğle akşam  hep açık büfe kuruluyor ve çeşit çeşit lezzetler hizmetinize sunuluyor. Bir otelde de kalan insan sayısını 1000 ile 1500 kişi olarak düşünürsek büfeler açılır açılmaz her gün tüketilen özellikle öğlen ve akşam 4 5 saatlik yemek dilimini ilk yarım saat de tüketmeye çalışıyorlar.

İnsan nefsi, başka bir şey diyemiyorum. Özellikle gün boyu pastalar,börekler,çörekler,pizzalar,pideler ve her an bir aktivite düşündüğünüzde neden böyle diye düşünüyoruz. En can alıcı kısmı da özellikle sıcak yemeklerde kuzu,tavuk,hindi,balık,dana vb. çok uzun sıraların oluşmasına neden oluyor. Ve insanların tabaklarına baktığınızda o kadar çok dolduruyorlar ki, tabağında tek sıcak yemek olsa ne ala. Öyle tabaklar gördüm ki sıcak yemek,soğuk yemek, inanmayacaksınız belki ama aynı tabağa tatlı koyan ve o güzelim yemekleri yenmeden zevksiz hale getiriyorlar. Ya sonrası, zeytinyağlı sosla, sıcak etin suyu ve tatlının şerbeti karışınca tabaklar çöpe gidiyor ve al sana israf! Oteller misafir sayısı kadar yemek hazırlıyorlar. Ama kimsenin kimseye saygısı olmadığından düşünülenden fazla tüketim gerçekleştiriliyor ve yemekler erkenden bitiyor.ilgililer  yeniden hazırlık yaparken bu durum beklemelere sebep oluyor ve yemek kuyrukları akıl almaz bir hal alıyor. Bunlar gerçekten üzücü şeyler. Ben çalışırken hep organizasyon kısmından ele alırdım ancak tüketici durumunda, gözlemim tek kelime ile aşırı tüketim,gereksiz hareketler,gereksiz telaşlar,beklemelerin insanları çok almaya sevk etmeleri,taşımadan kaynaklı stoklar ve kısaca kocaman bir İSRAF.

Dinimiz “yiyiniz içiniz israf etmeyiniz” der. Başka bir ülkede de “yiyeceğin kadar al aldığını ye” denir. Yani israfla ilgili bütün sözler birbirine benzer. Bir gün internete düşmüş bir haberi okuduğumda çok etkilenmiştim. Aklımda kalan, Amerika’da okuyan bir türk öğrencinin Çinli bir arkadaşının tabağındaki son pirinç tanesini yeme uğraşını görünce, bir pirinç tanesi değil mi ne uğraşıyorsun dediğinde Çinli arkadaşı; benim ülkemin nüfusunu düşün herkes tabağında pirinç tanesi bıraksa kaç milyar pirinç tanesi eder. Türk öğrenci ise iyiki burası Çin değilki Amerika dediğinde, Çinlinin cevabı, Amerika’da olsa aynısını yapmasam bu davranış onurlu hareket olmaz diye yanıt vermiş. Yine Peygamber efendimiz(sav) , ırmağın kıyısında abdest alan birine suyu israf etmemesi gerektiğini ve suyu idareli kullanması gerektiğini söylemiştir.

Elbette, ırmağın suyu abdest almakla bitmez ancak israfı öğretmek ve uygulamak, bir eğitim ve medeniyettir.çünkü insan hem nefsini terbiye edecek hem de gözünü hem de yediği içtiği tükettiği her şeyde bir başkasının da en az kendisi kadar hakkı olduğunu unutmayacak.

Türkiye’de 70 milyonun yaşadığı bir ülkede, sadece 3.5 milyon ekmek israf ediliyorsa dünyanın halini düşünemiyorum bile. İsrafı sadece yiyecek içecekle algılamak doğru değil. Enerjide israf,giyimde israf(biri eskimeden diğerini almak gibi)tabiatı tüketirken israf.

Unutmamak lazım ki bu dünyada tek biz yaşamıyoruz. Bugün mağdur olanlar, yarın da bizim çocuklarımız torunlarımız olabilir. Hayatın kime ne getireceği bilinemez.  Bütün dünyada nefes alan her canlıya saygı duyar ve onlar içinde tüketimimize dikkat edersek, hem nefsimizi terbiye ederiz hem de israf bataklığından kurtulmuş oluruz.

Yarınlarda daha duyarlı, daha iyi tüketen, bölgesel değil global düşünen insanlar olmamız dileğiyle.

Özlü sözler:

  • Para açlığı giderir mutsuzluğu değil, yemek mideyi doyurur ruhu değil.( George Bernard Shaw)
  • Okuldaki eğitim hayatınızı idame etmenizi sağlar, kendinizi eğitmeniz ise size bir servet kazandırır.( Cim Rohn)